
Sindirim sisteminin kritik organlarından biri olan pankreasta ortaya çıkan kistler genellikle belirti vermiyor ve çoğu kez başka tetkikler sırasında rastlantısal olarak fark ediliyor. Kistler büyüdükçe karında şişkinlik, zayıf hastalarda dışarıdan hissedilme gibi belirtilere sebep olabiliyor. Ortalama bir pankreas kistinde kanser riski 10 binde 1 iken özellikle boyutu 2 cm’i aşan kistlerde bu oran 10 binde 20’lere kadar çıkabiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emre Bozkurt, bazı kistlerin zamanla kötü huylu tümöre dönüşebileceğine dikkat çekerek, “Pankreasta oluşan kistik tümörler farklı türlerde olabilir ve her birinin tedavi yöntemi farklılık gösterebilir. Bu nedenle karmaşık bir hastalık grubunu oluştururlar. Özellikle kansere dönüşme potansiyeli taşıyan tümörlerde erken teşhis ve tedavi hayati önem taşır. Çünkü bazı kistlerde kansere dönüşüm oldukça nadir iken, bazı gruplarda daha yüksek olmaktadır. Düzenli kontroller ve uygun tetkikler sayesinde bu kistlerin etkili bir şekilde yönetimi mümkündür” diyor.
Bazı kist tipleri kadınlarda daha çok görülüyor
Hem sindirim hem de endokrin sistemlerde hayati bir rolü olan pankreasta yer alan salgı bezinin içinde ya da dış yüzeyine doğru, zaman zaman 10 cm’den daha büyük olabilen içi sıvı içerik dolu kistler oluşuyor. Bu kistler iyi huylu olabileceği gibi bazen kötü huylu oluşumlara da dönüşebiliyor. Bu nedenle ilk tanı anındaki boyut, içerik ve duvar yapısı gibi bazı özellikler takip planlaması açısından önem taşıyor. Günümüzde MR gibi görüntüleme yöntemlerinin yaygın şekilde kullanımı daha sık pankreas kisti tanısı konulmasını sağlıyor. 50 yaş ve altı bireylerde yüzde 9 olan pankreasta kist saptanma olasılığı 80 yaş üstü bireylerde yüzde 40’lara ulaşıyor. Belirli kist tipleri belli yaş, cinsiyet ve klinik, radyolojik özellikler ile ilişkilendiriliyor. Bazı kistler (solid pseudopapiller neoplazi) 20-30’lu yaşlarda kadınlarda daha sık görülürken, bazıları (seröz kistadenom ile müsinöz kistik neoplaziler) ağırlıklı olarak 50’li yaşlardan sonra saptanıyor ve kadınlarda daha çok görülüyor.
Bu belirtiler pankreas kistine işaret ediyor
Genellikle belirti vermeyen pankreas kistleri büyük olduklarında karında şişkinlik, zayıf hastalarda dışarıdan hissedilme gibi belirtilere sebep olabiliyor. Mide, oniki parmak bağırsağı ve safra yolları gibi çevre organlara basıya bağlı ağrı, yemeklerden sonra bulantı ve sarılık gibi belirtilere de yol açıyor. Bunun dışında tekrarlayan pankreatit atakları, sırt ağrısı, kilo kaybı, sindirilmemiş gıdalar içeren dışkı ve diyabet hastalığı gelişmesi gibi bulgular da kistlere eşlik edebiliyor. Pankreas kistleri saptanması halinde kan tetkikleri ve kistin özelliklerine göre MR ve endoskopik ultrason gibi görüntüleme yöntemlerinden, bazen de Bilgisayarlı Tomografi’den yararlanılıyor.
İyi huylu ve kötü huylu kisti ayırt etmek çok önemli
Pankreas kistlerinin temelde iyi huylu, kötü huylu olma potansiyeli olan ve kötü huylu olmak üzere üç gruba ayrıldığını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emre Bozkurt, “Önemli olan iyi huylu kistleri tanıyabilmek ve aynı zamanda tedavinin gecikmesine engel olmak için kötü huylu olma potansiyeli olan veya kötü huylu olan alt grupları bu iyi huylu kistlerden ayıt etmektedir. İyi huylu kistler yalnızca hastada şikâyete yol açarsa tedavi edilmesi gerekir. Kötü huylu olma potansiyeli olanların uzun süreli yapılandırılmış takip programları ile takip edilmesi, kötü huylu olanların ise zaman kaybedilmeden tedavisi oldukça önemlidir” diyor.
Ameliyatla alınan kistlerdeki kanser olasılığı yüzde 15
Cerrahi olarak tedavi edilen hasta grubunda ameliyatların çoğunun, ileri zamanlarda kistlerde kanser gelişme ihtimali nedeniyle yapıldığını aktaran Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Emre Bozkurt, “Ameliyatlar büyük oranda koruyucu amaçla yapılmaktadır. Ancak cerrahi olarak tedavi edilen hastalardaki kistlerde kanser saptanma olasılığı ise %15’lerdedir. Bu şu anlama geliyor; kistler çıkarılmadan bir süre daha takip edilse, bazı kistlerde kanser gelişebilir. Bu özel gruptaki kist hastalarında yapılan cerrahi müdahaleler, ileride gelişebilecek ve oldukça ölümcül olabilen pankreas kanserinden koruyucudur. Bu nedenle bu hastalarda tedavi için erken tanı kritik öneme sahiptir. Kistler, hastanın hiçbir şikâyeti olmadan rastlantısal olarak saptansa bile ilk değerlendirme ve niteliğinin ayırt edilmesi de çok önemlidir” sözleriyle uyarıda bulunuyor.
Hastanın ve kistin durumuna göre ameliyat kararı alınıyor
Ameliyat kararı da ameliyatın tipi de kistin kansere dönüşme ihtimali, hastada oluşturduğu belirti ve şikayetler, hastanın genel sağlık durumu ile ameliyata uygunluk gibi durumlara göre değerlendiriliyor. Bu değerlendirmeye bağlı olarak Whipple ameliyatı, pankreasın sol tarafının, boyun-gövde kesiminin ya da yaygın hastalık durumunda pankreasın tamamının çıkarıldığı ameliyatlar tercih edilebiliyor. İyileşme ve günlük yaşantıya dönüş süresi ameliyatın tipine göre değişiklik gösteriyor. Ameliyattan sonra pankreas dokusunda yeniden kistik hastalıklar gelişebileceği için hastaların, patoloji sonuçlarının da göz önünde bulundurularak takip edilmesi gerekiyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı