Labubu figürleri neden ilgi görüyor?

Sosyal medyanın da etkisiyle gündemde olan Labubu figürleri, görüntüsünden yüksek fiyatına, pazarlama ve satış yöntemlerine kadar pek çok yönüyle tartışılıyor. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalından Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, figürlere her yaştan gösterilen ilginin popüler kültürün gücünü ve bireylerin ruhsal ihtiyaçlarını ortaya koyduğunu söyledi. Bu figürlere yönelik kontrolsüz alma davranışının, zaman zaman obsesif-kompulsif spektrumda yer alan “koleksiyonculuk” davranışına ya da alışveriş bağımlılığına zemin hazırlayabileceği uyarısında bulunan Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, sosyal medyada bu figürlerin yaygın şekilde idealize edilmesinin, çocuk ve ergenlerde sahip olma baskısını artırarak, erken yaşta maddi değerler üzerinden kimlik oluşturma riskini doğurabileceğini vurguladı.
İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalından Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, Labubu figürlerine gösterilen ilgi ve nedenlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Bireylerin ruhsal ihtiyaçlarını ortaya çıkarıyor
Günümüzde sosyal medya dinamikleriyle şekillenen tüketim davranışlarının, bireylerin sadece estetik tercihlerine değil, aynı zamanda psikolojik yapılarına da ayna tuttuğunu belirten Doğan Bektaş, “Özellikle Labubu figürleri gibi yüksek fiyatlı koleksiyon objelerine yönelik yoğun ilgi, bir yönüyle popüler kültürün gücünü, diğer yönüyle ise bireylerin ruhsal ihtiyaçlarını ortaya koyuyor” dedi.
Koleksiyonculuk patolojik hale gelebilir
Bu figürlere yönelik kontrolsüz alma davranışının, zaman zaman obsesif-kompulsif spektrumda yer alan bir “koleksiyonculuk” davranışına dönüşebileceği uyarısında bulunan Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, “Koleksiyonculuk tek başına bir psikopatoloji belirtisi olmasa da işlevselliği bozacak düzeye geldiğinde patolojik hale gelir. Sahip olma isteğinin arkasında; içsel boşluk hissi, anksiyete, doyurulmamış çocukluk ihtiyaçları ya da benlik değerini nesneler aracılığıyla inşa etme çabası yer alabilir. Bu tür davranışlar, zaman zaman narsisistik yapılarda görülen ‘kendilik değerini dışsal nesnelerle düzenleme’ eğiliminin bir dışavurumu olabilir. Özellikle markalı ürünlerle birlikte sergilenen figürler, kişinin sosyal onay alma arzusunu besleyen araçlara dönüşebilir. Burada ‘Ben buradayım, değerliyim, çünkü bu objeye sahibim’ diyebilen kırılgan bir benlikten söz edebiliriz” uyarısında bulundu.
“Dijital emzik” işlevi görebilir
Yetişkin bireylerin bu figürlere yönelik ilgisinin çoğu zaman psikolojik bir “yeniden çocuklaşma” ya da “nostaljiyle kendini yatıştırma” mekanizmasına dayanabileceğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, “Modern yaşamın getirdiği stres, yalnızlık ve kimlik karmaşası, bireyleri kontrol edebildikleri, somut ve sevimli nesnelere yöneltebilir. Bu, psikanalitik açıdan bakıldığında regresif bir savunma olabilir: Kendi benliğini tehdit altında hisseden birey, çocukluk dönemine ait korunaklı, anlaşılır ve keyif verici alanlara yönelerek geçici rahatlama sağlamaya çalışır. Labubu figürlerinin çocuk oyuncaklarını andırması, bir tür “dijital emzik” işlevi görebilir. Birey, dış dünyanın karmaşasıyla baş edemezken kendini bu figürlerle sakinleştirebilir. Bu, olumsuz bir durum olmak zorunda değildir ancak regresyon uzun süreli ve işlevselliği bozan biçimde yaşanıyorsa psikopatolojik bir savunma mekanizması haline gelir” dedi.
Alışveriş bağımlılığına zemin hazırlayabilir
Labubu figürlerinin satış ve pazarlama yöntemini de değerlendiren, bu figürlerin bazılarının kutulu, “sürpriz” içerikli ya da sınırlı sayıda üretilmiş olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, şunları söyledi:
“Tüketici her seferinde ne çıkacağını tam bilemediği yani değişken oranlı pekiştirmeye maruz kaldığı bir alışveriş davranışı sergiliyor. Davranışçı psikolojiye göre değişken oranlı pekiştirme, örneğin kumar makinelerinde olduğu gibi bağımlılık geliştirme açısından en güçlü öğrenme biçimlerinden biridir. Kimi zaman çok özel bir figür çıkıyor, kimi zaman sıradan… Bu belirsizlik ve ‘nadide olana ulaşma ihtimali’, dopamin sistemini güçlü biçimde tetikleyerek tekrar tekrar satın alma davranışını motive ediyor. Bu durumun alışveriş bağımlılığına zemin hazırlaması şaşırtıcı değildir. Alışveriş bağımlılığı (oniomani), dürtü kontrol bozuklukları kategorisinde değerlendirilir ve genellikle geçici bir rahatlama, heyecan veya tatmin arayışı ile başlar ancak daha sonra suçluluk, pişmanlık, borçlanma ve sosyal işlev kaybı gibi sonuçlara yol açar.”
Bu tür akımlar, sosyal karşılaştırma mekanizmalarını tetikliyor
Sosyal medya ve dijital platformlarda kendi takipçi kitlesine sahip olan ve bu takipçileri etkileyebilme gücüne sahip kişiler olarak tanımlanan influencer’lar aracılığıyla yayılan bu akımların sosyal karşılaştırma mekanizmalarını tetiklediği uyarısında bulunan Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, “Influencer’ların idealize edilmiş hayatları, bireylerde ‘yetersizim’ duygusunu pekiştirir. Bu yetersizlik duygusuyla baş etmek isteyen bireyler, onların sahip olduklarına ulaşmaya çalışarak psikolojik bir ‘denk olma’ arzusu geliştirir. “Ben de onlara benziyorsam, değerliyim” düşüncesi, narsisistik kırılganlığı olan bireylerde yaygındır. Lacanyen bakış açısında, bireyler iç dünyalarında ulaşmak istedikleri bir ideal benlik imajı taşırlar. Sosyal medya, bu ideal benlik imajını dışa yansıtmak ve başkalarına göstermek için bir sahne işlevi görür. Influencer’lar, ‘ideal benlik’ temsili olarak görülür ve onların sahip oldukları şeyler (figürler, kıyafetler, estetik görünüm) bu ideale ulaşmak için birer araç haline gelir. Labubu gibi figürlere sahip olmak, o idealle özdeşleşmeye bir adım daha yaklaşma çabası olabilir. Bu, bireyin narsisistik ihtiyaçlarını (onaylanma, beğenilme, görünür olma) tatmin etmeye yöneliktir” dedi.
Sosyal medya içerikleri bazı kişileri daha güçlü etkileyebilir
Bu davranışların tümünün patolojik olmadığını ancak yoğunluk, süreklilik, işlevsellik kaybı ve kişinin psikososyal hayatındaki etkilerine göre patolojik hale gelebileceği uyarısında bulunan Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, “Sosyal medya içerikleri, borderline kişilik yapılanmaları, narsisistik savunmalar, dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB), duygu durum bozuklukları gibi psikiyatrik sorunları olan kişiler üzerinde daha güçlü etkiler yaratabilir. Örneğin duygularını kontrol etmekte zorlanan, dikkatini toplamakta güçlük çeken ya da kendini yetersiz hisseden bireyler; sosyal medyadaki akımlardan, influencer’ların paylaşımlarından ve popüler ürünlerden daha kolay etkilenebilir. Dışarıdan onay alma isteği, dürtüsellik ve boşluk hissiyle başa çıkmakta zorlanan bireyler, ani ve düşünmeden alışveriş yapma gibi davranışlara daha yatkın olabilir” diye konuştu.
Çocuk ve ergenleri olumsuz etkileyebilir
Labubu figürleri gibi hem sevimli hem grotesk karakterlerin, çocuklar için kafa karıştırıcı olabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, “Duygusal gelişim sürecinde çocukların “iyi” ve “kötü” imajları net ayırabilmeleri önemlidir. Bu figürlerin sevimli ama aynı zamanda ürkütücü görünümleri, özellikle gelişimsel olarak savunmasız çocuklarda kaygı, kabus ve duygusal karmaşaya yol açabilir. Aynı zamanda sosyal medyada bu figürlerin yaygın şekilde idealize edilmesi, çocuk ve ergenlerde sahip olma baskısını artırarak, erken yaşta maddi değerler üzerinden kimlik oluşturma riskini doğurur” uyarısında bulundu.
Bu akımlara ilgi, işlevselliği etkiliyorsa dikkat!
Labubu ve benzeri figürlere olan ilgi ve davranışların her zaman psikiyatrik bir hastalık göstergesi olduğunun söylenemeyeceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, “Ancak birey bu objelere ya da akımlara sürekli zaman, para ve zihinsel enerji harcıyor; sosyal ilişkileri ya da işlevselliği zarar görüyorsa mutlaka profesyonel destek alınmalıdır. Özellikle alışveriş bağımlılığı, duygusal yeme ya da sosyal medya bağımlılığı gibi durumlarla birlikte görülüyorsa psikiyatri ve psikoterapi süreçleri oldukça etkili olabilir” dedi.
Dijital detoks öneriliyor
Sosyal medyanın olumsuz etkilerinden korunmada alınabilecek önlemlere değinen Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, “Sosyal medya kullanımı sınırlandırılmalı, dijital detoks süreçleri desteklenmeli, sanat, spor, doğa, sosyal ilişki gibi alternatif haz kaynakları geliştirilmelidir” dedi. 
Dr. Öğr. Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Sonuç olarak Labubu figürleri gibi popüler kültür nesneleri, sadece bir trend değil; bireyin iç dünyasındaki çok daha derin psikolojik süreçlerin bir yansıması olabilir. Bu davranışlar,  bir ‘moda’nın ötesinde, bireyin benlik arayışının, aidiyet ihtiyacının, onaylanma arzusunun ve kimi zaman da bastırılmış boşluklarının görünür hale gelmesidir.”

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Related Posts

    • Temmuz 11, 2025
    • 7 views
    • 4 minutes Read
    Dünya yeme bozukluklarıyla mücadele ediyor

    Yeme bozukluğu, kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığını olumsuz etkileyecek şekilde geliştirdiği bir yeme alışkanlığı olarak özetlenebilir.

    Devamı için tıklayın...

    • Temmuz 11, 2025
    • 9 views
    • 6 minutes Read
    Çocuklarda yaz hastalıklarına karşı etkili önlemler!

    Yaz aylarında çocuklar tatilin de etkisiyle dışarıda daha fazla vakit geçirerek, hem hareket etme hem de stres atma imkanı buluyor.

    Devamı için tıklayın...

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir